Yazın birçok kereler annemle babam işe gitmediği zamanlarda
Şile’ye gittik. İlk uzun araba yolculuğumu da yapmış oldum böylelikle. Anneannemle
dedem yazın orada yaşıyorlar. Aslında ilk kez gittiğimde yaz değildi,
sonbahardı . 2-2.5 aylıktım sanırım. Dedem bana çekmeceden bir yatak yapmıştı
ve içine sığdım o zamanlar. Yaz
geldiğindeyse artık kendi yatağım vardı.
Şile’ye sonraki gidişlerimizde dalgasızdı neyse ki ve
annemle babam bana bir can simidi almışlardı. Can simidime kuruldum, ohhh şap
şap sularla oynadım durdum, ayaklarımı çırptım. Suyun sıcaklığı da ılıktı.
Valla dalgasız deniz istiyorum hep!
Bir başka gün dedem terasta şişme havuzu suyla doldurdu.
Arada çok heyecanlanıp şap şap yaparken suları yine ağzıma kaçırdım ama olsun. Sudan
hiç çıkmak istemedim . Yazın en güzel eğlence sulu olanlar!
Şile’de akşamları terasta yemek yedik. Dedem palamut
pişirdi, köfte pişirdi. Palamutu sevdim. Galiba en güzel balık o. Daha sonra
annemle babam başka balıklar yedirmeye çalıştı ama onları sevmedim. Terasta
manzara da çok güzeldi. Deniz ve fener manzarası. Şile manzarası. Fener ilginç
bir binaydı bu arada. Kocaman ve tepesinden ışık saçıyor. Gemilere yol
gösteriyormuş meğerse. Martılar biz yemek yerken hep tepemizde uçuyordu ve
çatıya konuyordu. En sevdiğim kuşlar kargalar ve martılar.
Büyük babaannem ve büyük halam da Şile’de yaşıyor bu arada.
Onların evini de ziyarete gittik. Biraz karıştırdım tabi ortalığı. Evin
bahçesine indik annemle ve babamla. Ağaçtan koparıp, dut yedik. Çok lezzetli
bir meyveymiş. Çok sevdim.
Şile’deyken geceleri hiç uyumak istemedim. Anneme babama
diretiyordum da en son artık anneannem fazla yorulmasın diye uyuyordum onun
kucağında...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil